MUSA

Efendim, Hz. Musa Firavunun sarayında büyümüş ve gençlik döneminde kavgaya karışmış hatta bu kavga taksir sonucu bir kıptinin ölmesine neden olmuştur. Ardından Mısır’dan kaçarak Medyen’e sığınmış ve ömrünü Risalet devrine kadar orada geçirmiş, nihayet tebliğ vazifesi ile Mısır’a geri dönmüştür.

Kutsal Kur’an’da Allah, Hz. Musa’dan şöyle bahsetmektedir:

Taha Suresi-41.Ayet:

“Ben seni kendim için seçtim.”

Kur’an’da en çok adı geçen Peygamber, Hz. Musa’nın ta kendisidir. Ancak bu ayet başka bir ayetle beraber okunduğunda bu durum daha da iyi anlaşılacaktır.

Neml(Karınca) Suresi- 10-11. Ayet

“ “Ey Mûsâ, korkma! Benim katımda peygamberler korkmazlar.”

Ancak kim zulmeder de sonra kötülüğün yerine iyilik yaparsa bilsin ki, şüphesiz ben çok bağışlayıcıyım, çok merhamet edenim.”

Görüldüğü üzere, Hz. Musa ile verilmek istenen mesaj tam olarak da budur. Yani başka bir deyişle İnsan zalim ve cahil yaratılmıştır. Bu nedenle haksızlık yaparak kötülüğe bulaşır. Allah bizlerden Melekler gibi günahsız olmamızı beklemez. Aksine günahlarımızdan tövbe etmemiz istenir. Kaldı ki insan mantığına göre adam öldüren biri asla peygamber olamaz. Ancak Rahmani akıl bizi bizden daha iyi bilir.

Bu nedenle Yaratıcımız bizlerden beklediği şey şudur; haksızlık sonucu işlediğimiz kötülükleri, tövbe ederek ve en önemlisi Allah’ın rızasına tabi olarak, iyilik ve güzelliğe çevirebiliriz. Çünkü bu yol aslında Hz. Musa’nın yoludur. Hz. Musa’nın yolu İslam’ın yoludur. İslam Allah’ı tanıtır.

Allah’ı tanımak için önce kalben teslim olmak gerekir. Günahlardan arınmış bir kalp neyin hak neyin batıl olduğunu kavramaya başlayacaktır. Tövbe ile gelen yolun devamını samimi bir kulluk devam ettirir. Kul olma aslında hiç olmaktır. İnsan bir kez olsun kendisinin neyden yaratıldığına bakmayacak mıdır? Bu Allah düşmanlığı ne içindir?

Bütün bunlarla birlikte bazılarımız için erişebileceği uzun emeller ve süslü günahlar cazip gelmekte, haz arayışı onu yanlış yollara sevk etmektedir. Ancak Allah, kulun yoldan çıkmasına razı olmaz. Bu nedenle her an için yanlıştan dönmek mümkündür. Allah kendisi için rahmet edeceğini yazmıştır.

Bu nedenle haksızlıklar sonucu ortaya çıkardığımız kötülüklere üzülüp durmak, ancak Şeytanın bizden istediği bir şeydir. Önemli olan Hz. Musa örneğinde olduğu gibi, haksızlıktan sonra bu kötülüğü iyiliğe çevirebilmektir. Ne var ki bu yol gül bahçesine götürse bile dikenlerle doludur. Herkes size yargıçlık yapacak, çarpık algıları ile size eziyet edecektir. Ancak Allah’a edilen bir firar ile bu yol anlam bulacak, içsel fırtınalar dinecek yerini iman güneşi alacaktır.

Unutmayalım ki, Yaratıcımızın fıtratında iyilik var. İyiliğin fıtratında “Sen” var. Yaratıcımızın fıtratında merhamet var. Merhametin fıtratında “O” var...

Aynı zamanda nefsin fıtratında kötülük var. Kötülüğün fıtratında “Ben” var…

Bu nedenle iyilik yolu için kötülükten arınmış ve O’na yönelmiş bir kalbe ihtiyacımız var. Yazımı şu cümle ile bitiriyorum : Ben demek Allah’a mahsus olmalı… Çünkü O “Ben” demezse, biz “Ben” diyemeyiz…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İsmail Cenk Akan - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kütahya'nın Sesi Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kütahya'nın Sesi Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kütahya'nın Sesi Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kütahya'nın Sesi Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Simav Naşa Beldesinde AK Parti Belediye Başkan adayı kim olmalı?
Tüm anketler