Kütahya Tarimi Nasil Gelisebilir ?
KÜTAHYA’DA:
İl Nüfusu (2019) : 579.257 Kişi, Toplam tarım alanı: 3.165.889 da, ÇKS’ye kayıtlı Çiftçi Sayısı (2019): 22.755 Kişi, ÇKS’ye kayıtlı Arazi Varlığı (2019) : 1.441.746 da
İŞSİZ SAYILARI : İş arayanların nitelikleri hakkında bir veri olmasa da, genel olarak açıklanan verilere göre: İŞKUR’a kayıtlı aktif iş arayan kişi sayısı 2019 yılında 29 bin 719 iken 2020 yılında yüzde 28 azalarak 21 bin 496’ya geriledi.
Buna göre; KÜTAHYA’DA 21 BİN 496 KİŞİ İŞ ARIYOR
EKİLEN ALANLAR, SEBZE, MEYVE VE TARLA BİTKİLERİ İLE 2 MİLYON 244 BİN 480 DEKAR ALAN İŞLENİYOR
TOPLAM KAYITLI TARIM ALANI İSE: 3 MİLYON 165 BİN 889 DEKAR.
YANİ : 921 BİN 409 TARIM ALANI BOŞ DURUYOR
Mutlaka bu veriler, fizibilite için, ya da planlama için, ya da hüküm vermek için, tek başına yeterli değil.
Bu verilere yaşadığımız amatör tarımsal faaliyetimizdeki deneyimleri katmak istiyorum.
Kadın çiftçiler gününde, kısaca bahsetmiştim. Şimdi bu deneyimimizde yaşadıklarımızı anlatmaya çalışacağım.
ÜRETMEK, toprakla uğraşı hevesiniz başladığında artık “BEN OYNAMIYORUM” denilebilecek bir lükse sahip değilsiniz. Toprağı sürmüşsünüz, tohum, fide bekliyor. Fideleri ekmişsininiz, sulama istiyor, sulamışsınız, en güzel doğal gübreyi atmışsınız, ektiklerinizin yanındaki fideleri boğmaya hazırlanan yabani otlar pervasızca yerleşiyor. Otla kimyasal olmadan mücadele etmek istiyorsunuz, bu sefer, başlıyorsunuz ot sökmeye, ama iki kişinin altından kakacağı iş değil, bu sefer veriyorsunuz birkaç bin ve gündelikçi çalıştırıyorsunuz. Gene iki ay sonra yine ot saldırısı gerçekleşiyor. Derken maliyetler arttıkça artıyor. Yine de kimyasal kullanılmamış, organik gübreyle beslenmiş, tamamı yerli tohum kullanılmış, meyve sebzelerin çiçekleri başlayınca, eziyetleri yeniyorsunuz.
Meyveler vermeye başlıyor. Toplamaya yetişemez oluyorsunuz. Diğer yanda, yakınlarınıza çevrenize veriyorsunuz . O da bir yere kadar. Diyorsunuz ki seneye ekmeyelim. Olmuyor. Bir kere toprakla dost olmuşsunuz. Üstelik de o ürünlerin tadını almışsınız.
Bizim ilk ekim tecrübemiz 4 dönümün tamamına tam da o spekülatif sorun yaşandığında patates ekimi idi. Patatesler aynı yukarıda anlattığım safhalardan sonra, öyle bir oldular ki, iki üç kamyon. Herkese ulaştırdık, hatta şehir dışındaki dostlarımıza da, gene bitmeyince;
Pazarcılar Odası Başkanını aradık:
Ona; üyelerinden sıkıntıda olan bir esnaf varsa, bu patatesleri ücretsiz alıp satması önerisinde bulunduk. “Herkesin aldığı yer var. Böyle biri yok dedi.”
Ziraat Odasına sorduk; Bizim öyle bir çalışmamız yok dedi.
Ticaret ve Sanayi Odasında da bununla ilgilenecek bir üye yoktu. Kimi sarraf, Kimi beyaz eşyacı, kimi sanayici velhasıl , eğer bu ürüne geçim için bel bağlamış olsaydık aç kalmıştık.
Biraz çarpıcı oldu belki örneğim. Ama şu bir gerçek ki; yetiştirmeye odaklanan çiftçi sadece pazarda yerli pazarında bir küçük tezgahta, sadece bu gelirle yaşamını sürdüremez.
İlimizde bu konuyu değerlendirecek bir işleme tesisi olabilir, tarım kredinin bir yatırımı olabilir. Bilmiyorum fakat bu konu, belki de ilimizin fark yaratacağı bir alan olabilir. Çok güzel yerel ürünler de, geniş pazarlara ulaşma şansı bulabilir.