Arkeolojik Kazılar Neden Yapılmalı?

Arkeolojik kazıların neden önemli olduğu konusunu daha iyi anlamamız için Arkeolojinin doğuşunun nasıl oluştuğunu bilmemiz gerekir. O yüzden, evvela, Arkeoloji nasıl doğmuştur sorusunun cevabını verelim. Arkeoloji kutsal kitaplara bakılarak ortaya çıkan bir bilim olsa da temelleri 15. Yüzyılda amacı antikacılık olmayan bazı araştırmacılara dayanmaktadır. Geçmiş ile ilgilenen insanlar her dönemde olmuştur, fakat bir bilim dalı olarak arkeolojinin temelleri Rönesans döneminde atılmaya başlanmıştır diyebiliriz. Bu dönemde Avrupası’nda bulunan rahipler ve soylular arkeolojik eserleri biriktirmeye başladılar ve daha fazla arkeolojik esere sahip olabilmek için bazı önemli kazılara da sponsorluk ettiler. Bir statü ve saygınlık sağlayan bu arkeolojik eserlere sahip olmak isteyen varlıklı insanların temellerini attığı bu bilim, günümüz dünyasında binlerce fakültede, fakültelerin laboratuvarın da on binlerce kazı alanında aktif bir şekilde sürmektedir.

Arkeoloji olarak karşımıza çıkan ilk kazı çalışmaları geçmişi anlama, yorumlama arzusundan çok eski tarihi eserleri toprağın altından özensizce çıkartmak ve bu çıkan eserleri biriktirmek şeklinde gerçekleşmiştir. Bu şekilde başlayan Arkeoloji bilimini hak ettiği yere gelmesinde önemli katkı sağlayacak arkeologlar ise kutsal kitaplardan yola çıkarak dünya üzerinde araştırmalara başlamışlardır. Arkeolojinin kökeninin anlaşılmasında farkında olmadan katkıda bulunmuş, günümüz dünyasının şu anki veriler ışığındaki ulaşabildiği ilk arkeoloğu ise MÖ 6. Yüzyılda yaşamış Nabonidus’tur. 3200 yıl önce inşa edilen Naram-sin tapınağının bir temel tuğlasını bulan Babil Kralı Nabonidus, ilkel arkeolojinin temelini oluşturur.

Arkeoloji ve Milliyetçilik Hareketleri:

Arkeoloji biliminin doğuşunu devletlerin, milliyetçilik faaliyetlerinden ve yurttaş oluşturma isteğinden etkilenerek geliştiğini söylemek doğru olacaktır. Ulu Önder Atatürk’ün ortak kültürel bir kimlik oluşturma arzusunda olduğu ve bu doğrultuda Tarih ve Arkeoloji kürsülerinin temellerini atıp köklerimizin yapılacak araştırılmalara katkı sağladığı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında Türk Tarih Kurumu bünyesinde daha sistemli hale getirilen kazılar sayesinde Türk Tarih Tezinin ispatlanmasını sağlayacak kanıtlara da ulaşılacaktır. Birçok devletin arkeolojik nesne üzerinden yararlanarak vatanlarına ait tapuya ulaşmayı amaçlar. Nazi Almanya’sının Doğu Avrupa’yı işgalinden sonra orada başlatılan kazılar ile hem işgali meşrulaştırmak hem de kalıcılık oluşturulmak istenmiş halka ise köklerine sahip çıkılıyor izlenimi verilmiştir. Yapılan kazılar ile Alman Nasyonel Sosyalist Partisi, GustavKossina’nın ortaya atmış olduğu Alman Ari ırkının göç tezi üzerinden, işgal ettikleri bölgeleri meşrulaştırmak adına tarih öncesi dönemlerde atalarının Doğu Avrupa topraklarında yaşadıklarını öne sürüp kazılar yapılmıştır. Bu da Adolf Hitler’e Doğu Avrupa’nın tapusunu yasallaştırıyordu. Ayrıca üstün ırk anlayışına hizmet etmek için Naziler bayraklarında Svastika formunu kullanmışlardır. Alman ArkeolologHeinrichSchliemann’ınTroyaIII’te bulduğu Svastika bezemeli buluntular Aryan ırkı ile ilişkilendirilmiş ve bayraklarında geçmiş topluluklara ait olan bir sembol kullanılarak bu üstün ırk anlayışı sağlam bir temele dayandırılmak istenmiştir. Bu bağlamda birçok devlet ülke sınırlarının içinde ve dışında kazılar yürütmüştür ve halen yürütmektedir. Arkeolojik kazılar ile etnik yapıyı birleştirmek ve toplumu bir arada tutup köklerine sahip çıkılmasını amaçlayarak geniş toplum yapılarının bütünleşmesinin temeli atılmak istenmiştir. Bununla birlikte devletlerin Arkeolojik kazılar ile meşrulaşmalarına örnek olarak İsrail’in Ortadoğu üzerinde yürüttüğü çalışmaları gösterebiliriz.

Osmanlılılar 20. Yüzyılın başlarına kadar Ulus düşüncesine sahip olmamalarının nedeni Ümmetçi bir anlayış içinde olmalarıdır. Bu anlayış içinde hareket eden Osmanlılılar “Türk Kimliğini” de benimsememiş, hatta reddetmişlerdir. Osmanlı Devletinin Arkeolojiye aniden ilgi duymasının nedeni ise Avrupa’da başlayan milliyetçi Arkeolojiye yönelik ilginin artmasından kaynaklanır. Bu ilgide Osmanlının son dönemlerinde ortaya çıkar. Modern devletlerin, ulusal kimlik oluşturma çabaları ise tarihi bir onur sağlayacağından dolayı bu devletleri Arkeolojik kazılara ve araştırmalara yöneltti. Osmanlı topraklarında yapılan Arkeolojik çalışmalar, atalarının köklerini arayan Avrupalıları, Osmanlı Devleti sınırları içindeki topraklarda hak sahibi oldukları iddialarını da doğuruyordu. Bu bağlamda Avrupalılar Kitab-ı Mukaddes’te geçen olayların gerçekliğini deliller ile göstermek sonrasında da bu topraklarda yönetim hakkına sahip olma düşüncesi içerisine girdiler.

Türkiye toprakları, insanlığın varoluş sürecinden itibaren yerleşim görmüş eşsiz bir açık hava müzesi konumundadır. Bu durumdan dolayı birçok araştırmacı bu topraklara yönelmiş ve Anadolu en erken kazılara da ev sahipliği yapmıştır. Günümüz Türkiye’sinde arkeolojinin ilerlemesinde ki en önemli faktör üzerinde bulunduğu tarihin çok eski dönemlere kadar gitmesidir. Osmanlının son dönemlerinde giderek bilinçli hale gelen bu topraklar üzerindeki tarihi değerlerin anlaşılması Osman Hamdi Bey ile yükselmiş devamı niteliğinde ele aldığımız Atatürk döneminde ivme kazanarak günümüzde ki arkeoloji anlayışına ulaşmıştır. Yukarıda da örnekleriyle belirttiğimiz gibi Arkeolojik kazılar; halkları, ulus düşüncesine sahip olma ve milliyetçilik akımları ile de bütünleştirici, bir arada tutucu bir görev taşıdığı için elzemdir. Her toplum tarihine sahip çıkarken bizde eşi benzeri dünyada görülmeyen tarihimize sahip çıkıp,araştırmalarımızda bize önemli katkı sağlayan kazılara daha çok önem vermeliyiz ki bizim tarihimiz başkaları tarafından yazılmasın, biz başkalarının tarihini yazalım.

Arkeolog Mehmet Ali Kocabaş

Youtube: Arkeoloji Soru Cevap

İnstagram: arkeolog_mali

İnstagram: arkeolojisorucevap

Mail: arkeologmalikocabas@gmail.com


Paylaş: 

Okur Yorumları

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: ip adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle pa ylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.

Yorum Yaz