ZEMBİL-11 - 2
· LOZAN ANTLAŞMASI, SEVR’in yani Osmanlı’nın tasfiyesinin resmî, hukûkî ve siyasi belgesidir. SEVR bir parçalama projesi, ondan 13 yıl sonra ise parçalamanın resmen ve hukuken uygulamaya geçirilmesidir (Sayfa:59)
*
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA:
Emevi halifesi Mervanu’l-Hımar’ın (H.127/132) bulunduğu Emevilere karşı Abbasi oğullarının başında Abdullah b. Ali vardı. Abdullah b. Ali Şam’ı beş ay kadar muhasara sonrası alınca;
*
Abdurrahman DİLİPAK:
Hulefa-i Râşidin zamanında hilafet irsî değildi.
HALİFE, ümmet tarafından istişare ile İNTİHAP olunurdu.
Hatta Hz. ÖMER, ashab-ı şuraya oğlu Abdullah’ı intihap etmemelerini tenbih etmişti.
Hz. Ali hayatından ümit kesilecek derecede aldığı yaradan ihtizar döşeğinde yatarken taraftarlarının:
- Hz. Hasan’a biat edelim mi? Şeklinde irad ettikleri suale müşarünileyh;
- Size bunu ne tavsiye ederim ne de yapmayın derim cevabını vermiş.
En evvel hilafeti irsî kılan “MUAVİYE” dir (15)
*
Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA:
“İlk dönem uleması Bağdat ismini kullanmıyordu. “MEDİNETÜ’S-SELAM” kullanırlardı.
BAĞDAT kelimesi farsçadır. “PUT HEDİYESİ” anlamındadır.
Bağdat şehri kurulmazdan evvel Halife MANSUR Dicle kenarına gitmiş ve bir Rahibine,
- ”Kitaplarınızda, bu mevkide bir şehir yapılacağına dair bir haber var mı? Diye sorunca,
- Evet, var demiş. Bunun üzerine MANSUR arsasını satın alarak (yani gasbederek değil) orada bir şehir yapma kararını vermiştir ki bu şehir Bağdat’tır (16)
*
Yavuz BAHADIROĞLU:
“Bugün bile Sultan İbrahim’e “DELİ” diyenler, Rus halkının gerçekten “DELİ” olan Rus Çarı DELİ PETRO’ya “BÜYÜK PETRO” dediğini hatırlayıp azıcık sıkılmalıdırlar.”(17)
*
Hz. ÂİŞE, Muaviye’ye mektup yazdı:
*
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL:
“Rusya Çarlığı’nın son döneminde RASPUTİN diye bir keşiş/papaz çıkmış ve Rusya sarayını, Çariçe ve Çar’ı bile etkisi altına almış, kutsal ve sihirli bir yapısının olduğuna herkesi inandırmış ve bütün Rusya’yı yıllarca meşgul etmiş.
Manevi gücü olduğu iddiasıyla bütün kamuoyunu teslim almıştı.
Sonunda onu Rus Prenslerinden Yusupoff evine davet etti, zehirlemeye kalkıştı ama o, güçlü zehirlere bile dayanıklı çıktı.
Bu sefer üzerine kurşunlar boşaltıldı yine ölmedi.
Sonra bir çuvala doldurularak Moskova Nehri’ne atıldı ve öyle öldürülebildi.(19)
*
Hilafet lağvedilir edilmez Halife Abdülmecid Efendi, İstanbul Polis müdürü tarafından alelacele Dolmabahçe sarayından alınarak Çatalca’ya götürüldü.
4 Mart sabah trene bindirilip İsviçre’ye sürüldü.
Tren İsviçre’ye varınca, birden fazla eşi olduğu için Abdülmecid’in ülkelerine girmesine izin verilmedi.
Fransa’ya geçti. Mal varlığına el konulduğu için yokluk ve sıkıntı içinde geçti.
Sürgün yıllarında padişah gibi davrandı. Cuma namazlarını Paris camiinde kılmayı itiyad edinmişti.23 Ağustos 1944 tarihinde Paris’te kirasını ödeyemediği evde kalb krizi geçirerek fani hayata gözlerini yumdu
Vatanına gömülmeyi vasiyet ettiğinden Türkiye’ye bildirildi CHP hükümeti şiddetle reddetti. Paris’te geçici bir mezarlığa defnedildi. Orada 10 yıl bekledi. Nihayet Medine’de haremi şerife nakledildi. Orası da vatan toprağı sayılırdı.
İslam’ın ilk halifesi Hz. Ebubekir 102.son halifesi Abdülmecid oldu.(20)
*
HACCAC;
Abdullah İbn-i Zübeyr’in cesedini TEN’İM denen yerde çarmıha gerdi.
Cesedi üç gün, bazı rivayette 7 gün bu durumda kaldı
Sonra da annesi Esma Halife Abdülmelik’ten izin alarak onu yıkayıp kefenledi. Cenaze namazını kılarak defnetti (21)
*
MİMAR SİNAN için yazma nüshalarda:
“El Fakir SİNAN, Sermîmâran-ı Hassa”
- Yuvarlak mührünün ortasındaki imzasında;
“El fakiru’l-hakîr SİNAN”
- Kenarında ise:
“ Ser mimaran-ı Hassa müstemend
Bende-i miskin kemine dermend”
(Fakir, âciz, Baş mimar, Dertli, değersiz, miskin, hizmetkâr)(22)
*
KERİME YILDIZ:
Fransızların çok meşhur bir millî çöreği var KRUVASAN.
Bizdeki adı, ayçöreği...
Aslında Avusturya’dan Fransız mutfağına girmiş. Rivayete göre, 1683 Viyana kuşatması Osmanlı’nın aleyhine sonuçlanınca, o günün hâtırasına Viyanalı fırıncılar tarafından îcâd edilmiş.
Yani, hilâlin haça yenilmesi adına
Argo ifadeyle, hilâli “ham” yapıp yediklerini anlatmak için hilâl şeklinde çörek yapmışlar. Bu çörek, daha sonra Fransa’da çok tutulmuş.
Abdurrahman Dilipak’ın yazdığına göre, Fransızlar çocuklarına hilâl düşmanlığını çocukken öğretmek adına, “ayçöreğini, böl, ye” oyunu oynatıyorlarmış. Yazar, “Hilâli Parçala” adında bir çocuk programı seyrederken şâhit olmuş. Çocuklar, ortaya gelen ayçöreklerine bir anda saldırarak parçalayıp yiyorlarmış. (Bu vesileyle hilal şeklinde baklava yapmayı marifet zannedenleri ikaz etmiş olalım (23)
*
Yavuz Sultan selim, birçok Osmanlı padişahı gibi, devletin selameti için sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir keresinde vezirlerden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamasını bilir misin? Diye sormuş. Vezir Yavuz’dan cevap alacağım ümidiyle
- Evet, hünkârım, bilirim dediğinde Sultan cevabı yapıştırmış:
- Ben de bilirim (24)
İSLAM ÂLİMLERİNDEN
Mustafa İSLAMOĞLU:
HASENAT, kişinin kendine dönük iyilikler
SÂLİHAT, 3. Şahıslara dönük iyilikler
Kur’an’da HASENAT’ın karşılığı bire ON,
Kur’an’da SÂLİHAT’ın karşılığı CENNETTİR (25)
*
ELMALI HAMDİ YAZIR:
İnsanın mükellef organları sekizdir:
KALB kapalı olursa dıştaki 7 organ, 7 cehenneme açılmış bir giriş kapısı olacaktır:
1. Cehennem
2. Cahîm
3. Hêviye
4. Hutame
5. Leza
6. Saîr
7. Sakar (26)