DEVLET ADAMLARINA ÖĞÜTLER
Defterdar Mehmed Paşa'nın, "Nesâyıhü'l-Vüzerâ ve'l-Ümerâ" isimli eserinden bazı örnekler:
Merhametle davranma ve zulmü önleme
Devlet idarecilerinin, toplumun önemli bir bölümünü oluşturan dar gelirli kısmıyla özel ilgilenmeleri gerektiğine işaret eden Mehmed Paşa, bu konuda şöyle der: "Zayıf ve miskinlerin hallerinden de gâfil olmamak gerektir. Onların halini sormayı borç bilmek gerektir. Zira halkın gönlünü kazanma, Hâkk'ın rızasını kazanma gereğidir. Kendisine vazife verilmiş kimse, kapısını kapar da, mazlumlar ve muhtaçlar ona ulaşamazsa; o kimsenin de çok ihtiyacı olduğu bir yerde rahmet kapısı kapanır ve o kimse Allah'ın rahmetinden mahrum kalır." Mehmed Paşa, eserinde; iftira ile insanları suçlayarak onları cezalandırmaya kalkan devlet memurlarına: "Aslı olmayan bir suçu yükleyip yalan yere kimseye cürüm işledi demiyeler. Zira çok vakit geçmeden bunun cezasını görmeleri mukadderdir. Nitekim bir kimse kardeşi için kuyu kazsa, o kuyuyu kendisi için kazmış olur." sözleriyle uyarıda bulunur.
Rüşvet ve zararları
Rüşvet ve yolsuzluk ile mücadele etmek için devlet yöneticilerine büyük görevler düştüğünü ifade eden yazar, görevlerin, "kayırma, rica veyahut rüşvet.." karşılığında verilmemesi gerektiğini hatırlatarak, rüşvetin, bütün kötü âdetlerin, zulümlerin başı ve kaynağı olduğunu söyler ve devamında, "İslâm topluluğu için bundan ziyâde belâ ve yıkıcı başka kötülük yoktur. Bir devlet hizmeti birisine rüşvetle verilirse, Allah göstermesin, görevi rüşvetle alan kişi, devlet tarafından çeşitli zulümler yapmaya yetkilendirilmiş sayılacağından, ahaliye zulüm yaparak halkı perişan ve mamur mülkü de harap eder. Toprak ve köyler ziraatçilerden boşalınca; memlekete ve hazineye, günden güne zayıflık çöker. Allah korusun kıtlığa, kaza ve belâya sebep olmak ihtimali dahi kaçınılmaz olur." der. Devlet memurlarının vazifelerini kötüye kullanmamaları ve savurganlıktan kaçınmaları Hazine defterdarı ve divân memuriyetlerinin durumlarını ele alan Mehmed Paşa: "Hazine, Osmanlı Devleti'nin en önemli ve gerekli işlerindendir." dedikten sonra, defterdârın; maliyede çalışan memurların, "yolsuzluk çukurunun hıyânetine düşmüş; kendi çıkarları için devlet düzeninin yıkılmasına veya tehlikeye düşmesine sebep olan kişiler" olup olmadıklarını araştırması gerektiğine dikkat çekmiştir. Defterdarın tam bağımsız olarak çalışması ve "yakınlarının mahkûmu" olmaması gerektiğini kaydeden yazar, "Mâliye hazinesi kimsenin miras kalmış mülkü değildir. Bunun için gereksiz harcamalardan kaçınıp, dünya ve ahiretin azap ve eziyetinden çekinmek herkese lâzımdır." der. Kendi özel hizmetini gördüğü sırada Hz. Ömer'in, devlete ait mumu söndürdüğünü misal verir. Eserde, mâliye defterlerinin çok sıkı kontrol edilerek gelir-gider hesabının iyi kontrol edilmesi, gümrük vergilerinin toplanmasında adâletin göz önünde bulundurulması ve gereğinden fazla memurun istihdam edilmesinden kaçınılması gibi bazı ekonomik tedbirlere dikkat çekilmiştir. O, ayrıca, padişahın fermanlarında ve Kur'an âyetleriyle yasaklanan haram iş, rüşvet, zulüm ve nizamlara aykırı uydurma şeylerle toplanmış malların hazineye girmemesi konusunda, defterdarın dikkatli davranıp, "Helâl olan yoldan hasıl olan mallarla hazinelerin geliri baştan başa dola." sözleriyle hazinenin dolu bulundurulmasını tavsiye etmiştir.
Doğruyu hatırlatan dostların önemi
Sadık dostun önemini ve arabozucuların zararlarını anlatan yazar: "Buyruk sahiplerine gereken odur ki, özel meclislerini koğucu ve dedikoduculardan arı tutup, vakti oldukça geçmişin hikâyeleri, evliyâ menkıbeleri, büyüklerin hayat hikâyeleriyle zihinlerini dinlendirmeli ve kaçınılması gereken kötülüklerden kendilerini uzak tutmalılar." demektedir. Halk ile idareciler arasında sevginin önemi Halk ile idareciler arasında saygı ve sevginin bulunması gerektiğine de dikkat çeken Mehmed Paşa, bu konu ile ilgili, "Sultana sövmeyin, çünkü onlar yer yüzünde Allah'ın gölgesidir." hadîs-i şerîfini kaydetmiştir. Mehmed Paşa, devlet büyüklerine dua edilmesinin gerekliliği üzerinde durarak eserini bitirmiştir.